Ali Ekrem Bolayır (1867-1937) Türk edebi ve siyasi hayatının, saray bürokrasisi ve eğitim dünyasının içinde yetmiş yıl geçirmiştir. Vali, muallim ve müderris olarak yaşadığı seneler bir tarafa, onun hayatı üç nam ve unvan ile özetlenebilir: Namık Kemal Beyzade, Katib-i Hazret-i Şehriyari, A. Nadir. Bu kitaptaki hatıraları da Ekrem'in yukarıdaki üç sıfatına göre tasnif etmek mümkündür. "Namık Kemal Beyzade" Ali Ekrem'in çocukluğu ve Ege adalarında mutasarrıflık yapan babasının yanında geçen ilk gençliği, basılmamış hatıratında anlatılmaktadır. 27 Nisan 1931'de bu hatıralarını yazmağa başlayan Ekrem, muhtemelen Maltepe Askeri Lisesi'nin yeni öğretim yılının başlamasıyla, 1934 sonbaharında yarım bıraktı; ölmeden birkaç sene önce de eski harfli müsvedde metni, dostu Midhat Cemal Kuntay'a verir. Midhat Cemal, "Namık Kemal Devrinin İnsanları Ve Olayları Arasında' adlı eserinin iki kısımdan oluşan ikinci cildinde bu hatırattan büyük ölçüde faydalanır; iktibaslar yapar, hatta bazı sahifelerinin faksimilesini koyar. Buna rağmen, Ali Ekrem'e dair hiçbir çalışmada hatırattan bahsedilmemesi ilginçtir. Kuntay'ın, sırtına Kemal yazdırarak ciltlettiği müsveddeler Milli Kütüphane tarafından satın alınmıştır. [06 Mil. Yz. (B) 447, 239 s.]. Namık Kemal, Devrinin İnsanları Ve Olayları Arasında'nın muhtelif sahifelerinde (e. 2, Kısım 1, s. 553, not 32; s. 558, not 39...) hatıratın adı "Hayatım" olarak gösterilir; biz de onu Ali Ekrem'in eserleri arasına bu adla dahil etmekten yanayız. Hayatım, birkaç yönü ile dikkat çekicidir. Önce, bu hatıralar mazi ile halin içiçe bulunduğu özel bir tarzda yazılmıştır. Sonra, şair yazdıklarından ve yazacaklarından endişelenmekte, hatıratının ve karısı Celile Hanım'ın geleceğini düşünerek korkmakta olduğu için tedirgindir; devrin siyasi şartları ile dobra kişiliği çelişmesin diye uğraşmaktan yorgundur.

---