Gregory Peck ağbimin en delikanlı halinin yanına aşırı sempatik kızımsı bir oğlan çocuğu koymuşlar. Ormanda baba oğul avlanırken babayı yılan sokuyor. Bir karacayı öldürerek onun karaciğerini yarasına basmak zorunda kalan Gregory Peck ağbimin oğlu ölen karacanın yavrusunu alıp eve getiriyor, onunla arkadaş oluyor, gece birlikte yatıyor. Fakat karaca büyüyüp kara olunca, zavallı çiftçi ailenin her ektiğini yiyor, eziyor, kırıyor, ürün alınamıyor, çitler yükseltiliyor, hayvan bana mısın demiyor çitlere, sonunda Gregory Peck ağbim yüreği hemoglobin ağlayarak öldürmek zorunda kalıyor hayvanı ve sonra oğlunu ve bizleri karşısına alıp, hepimize çocuk muamelesi yaparak bu filmle anlatılmak istenenleri uzun anlatıyor, the end, televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız, bertolt brecht. Kapattım televizyonu. Bir sigara yaktım. İstanbul'un sonbaharı bizim bahçeye dökülüyor, binbir yaprak biçimine bürünüp, oysa bahçenin üstü kapalı, bahçe dediğimiz bir merdiven altı taşlık, belki bahçe bölümü yok. Bir kapıcı dairesinin bitişiği merdiven altı taşlığı, duvar dipleri ellişer santim topraksal, küçük küçük kaktüssel, bir türlü büyütülemeyen, güneş görmeyen bir köşeye ekilmiş tohumlar, kendi kendimize ettiğimiz Mısır Çarşısı eziyetleri, gereksiz tohum gezdirmeler, sonuçsuz soğan taşımacılığı... Bizim bahçenin yer yer üstü açık olduğundan ve iyi dikkat edilince damat - mendili büyüklüğünde gökyüzü görülebildiğinden, bahçeye bakarak, havanın ne tür olduğu, yağış alan yerlerden, geçtiğimiz gece santimetrekareye ne denli yağış düştüğü, camın buğusundan soğuğun şiddeti anlaşılabiliyor... Elimi silecek eyledim elin camına... Aaa, o da nesi? Sonbahar adı altında bah'a sızan casus yaprak öbeğinin üstüne uykusuz bir beyaz kedi yeni doğurduğu iki yavrusuyla yerleşmiş. Yaz aylarını mahallenin kedilerine karşı amansız bir savaş vererek geçirmişim, ektiğim çiçek tohumlarını, soğanları eşeleyerek bah'ıma kenef muamelesi yapmalarına engel olabilmek için ne hunhar planlar kurmuşum, başedememişim. Bir kedi nefretini geliştirmekle kalmışım. Uykusuz, kimbilir hangi· serüvenden kurtarabildiği iki cılız yavrusuyla bah'a sığınmış...

---