Bir medeniyetten bahsederken ortaya koyduğu şehir kültürü ile sanat eserlerini dikkate alarak ifade ederiz. Yaşadığımız çağda, uluslar arası arena, içerisinde bir milletin sahip bulunduğu bilgi ve kültürün azımsanmayacak kadar büyük bir önem arz ettiği aşikârdır, Sahip olunan tarihi miras ve kültürel değerler toplumların birbirleri ile olan ilişkileri içerisinde bir ifade şekli olup, varlıklarının temsilinde de bir güç olarak yer almaktadır, Elinizde bulunan bu eser bu düşünceler içerisinde doğmuş bir çalışmadır. Camiin insanın bu dünyadaki varlığı ile ebedi varlığı arasında bir 'köprü' olduğunu, dolayısıyla cami yapısının mimari öğelerinin, anlam ileten birer 'mecaz' olarak okunması gerektiğini bilmemize rağmen bugünün modernlik anlayışı içerisinde; Türkiye'de İslam tarihinde bu kadar çirkini hiç görülmemiş en kötü cami mimarisini inşa etmekteyiz. İslam'ın bir medeniyet olduğu olgusunun göz ardı edilip geriye itilerek tek tip cami inşalarıyla karşılaşmaktayız, Cami mimarisinin; fiziksel niteliklerinin yanı sıra, kültürel özellikler taşıdığı da bütün örnekleriyle ortadadır. Kimlik ve bellek aracı olan ibadethanelerimiz yani camilerimiz bizlerin birer kültür elçisi niteliğindedir. Eski Osmanlı coğrafyası dahilinde kalan ülkeler içerisinde halen Türk-İslam Medeniyeti'nin varlığını camilerimiz ve onların etrafında teşekkül etmiş diğer müessese ve yapılarla ispat etmekteyiz. Çok yakın tarihlerde meydana gelen Bosna savaşında Sırpların ilk hedef olarak camileri yıkıp ortadan kaldırmaya çalışmaları bu gerçeğin bir ifadesidir. Elinizdeki bu eserde, İslam medeniyetinin cami geleneğinde ortaya konulan bu özellikleri bir kısa demet halinde sunulmaya çalışıldı. Camiin çevre ve toplum ilişkisi, yerel ve geleneksel eksen içerisinde mimari çeşitliliği ile değişik bağlamlarda mecazi anlamlar sunan sembollerin yaşatıldığı ibadethaneler olarak günümüzün yalınlaşmış cami anlayışına bir şekilde bu kitapla cami geleneğimizin kültürel zenginliğini hatırlatmak istedik…

---