1932, Türk devrim tarihinde pek önemli bir yıldır. O yıl Türk Tarih Kongresi ilk toplantısını yapmış, tarih üzerinde yeni ve canlı bir ulusal tezle bütün dünyaya yeni Türk görüş ve anlayışını gösterecek bir ileri atılış yaratmış olduğu gibi, Türk Dil Kurumu'nun kurulması ve ilk Dil Kurultayı'nın toplanması da yine o yılın içinde olmuştur. 1928'deki yazı devriminden sonra başlayan ilk dil çalışmaları, esaslı verimlerini ortaya koymağa vakit bulamadan, 1931 de kesilmiş idi. Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti adıyla yeni bir kurumun yaratılması ve ilk Tarih Kongresinin başarılarla toplanması Türk devriminin Büyük Yaratıcısını 'yeniden dil işleri üzerine dönmeğe götürdüğü zaman Türk Dili Tetkik Cemiyeti adiyle Türk Dil Kurumu da, yeniden ve çok daha geniş verimler yaratabilecek bir şekilde kurulmuştur. O zaman Kurumu'n ilk ve Kurucu Genel Sekreterliğine seçilen Ruşen Eşref Ünaydın, 1932 Temmuzunun 12'nci gününden başlayarak, bütün dil ve' Kurultay çalışmalarının canlı bir heykeli kesilmişti. Büyük bir devrimin bu ilk görünüş çalışmalarındaki' değerli hatıralarını 1933 de ancak kendisine yaraşır bir güzel anlatışla kaleme almış idi. O zaman bütün değersizliği ile birlikte Kurumun Yayın Kolbaşılığını omuzlarına almış olan İmza sahibi de, bu hatıraların yüksek değerine yürekten vurularak, bunların basılmasını istemekten kendini alamamıştı. Ulu Önder Atatürk'ün yüce beğenisini kazanmakla değeri bir kat daha, bir kaç kat daha artan bu hatıralar o zaman Kurumca az sayıda olarak bastırmıştı. Yıllar geçerek bu sayılar tükendi. Onuncu Dil Bayramı günlerinde, güzel bir tesadüfle Ankara'da bulunan Ruşen Eşref Ünaydın'dan bu bayram dolayısıyla o hatıraları Halkevinin Dil Bayramı töreninde tazelemesini dilemek mutluluğu da yine bana düştü. Sayın büyük kalem ve fikir adamımız bu dileği yerine getirmek iyiliğini de esirgemedi. Sonsuz bir öz veri ile bu, canlı hatıraları 75 dakika Halkevi sahnesinde okumak yorgunluğundan çekinmedi. Bu tatlı hatırayı da yayınlarımızın koynunda canlandırmak için sayın edibimizden kitabın yeni bir basımına müsaadelerini diledim. Değerli Ünaydın bunu da esirgemedi. Hatta kitabı baştan başa bir daha gözden geçirdi...

---