Yazar | : | Amy Spangler, Mustafa Ziyalan |
İsbn | : | 9789755704692 |
Yayın Tarihi | : | Temmuz, 2010 |
Dil | : | Türkçe |
Sayfa Sayısı | : | 142 |
Ölçü | : | 13,5 x 19,5 cm |
Yayınevi | : | Sel Yayıncılık |
Kimileyin İstanbul'u şuna ya da buna benzetiriz (ah şu lanet olası köprü klişesi, Doğu ile Batı'yı bağlayan!), kimileyin de İstanbul bizi kendine benzetir, hem de fena şekilde. Demir yumruğuyla nakavt eder seni İstanbul. Hırsıyla erken yaşlandım, hayatının baharını kışa çevirir. Kör bir bıçakla kesercesine yavaş yavaş boğazını sıkar, seni kara sularının en diplerine çeke çeke boğar. İstanbul hırslıdır, gözü pektir, asla yakanı bırakmaz. Elinden sıyrıldığını sandığın anda bir bakarsın karşındadır İstanbul, şeytani bir gülümsemeyle nanik yapıyordur.
Evet, İstanbul bazen bizi düşürdüğü gülünç durumlara kahkahalarla gülerken bizi de eğlencesine katar. Biz miyizdir Allah'ın safı? Belki de. İstanbul'un ellerinde hamur gibiyizdir, çamur gibiyizdir, bizi istediği insanlık haline sokar: yasa boğduğu, ağıt yaktırdığı, damar kestirdiği gibi bizi gülmekten yerlere yatırdığı, yüzümüzde tebessümler açtırdığı da olur, bizi zevkten kendimizden geçirdiği de. Teşhis: Aşk-nefret ilişkisi. Al işte! Gel de kafayı yeme!
Hayranlıktan mı esaretten mi-bir türlü karar veremeyiz önünde diz çöktüğümüz bu şehre dair emin olduğumuz tek şey varsa, o da şudur: Bu şehirden müthiş hikâyeler çıkar. İçinde milyonlarca hikâye kahramanı barındıran bu şehir kimileyin ağır basar, üste çıkar, kendi hikâyesinin kahramanı olur. Sonuçta İstanbul'la başa çıkmak kolay değildir, içinden geçen her karakter ister istemez bu şehirle cebelleşmek zorunda kalır. Aynen bu öykülerde okuyacağınız gibi...