Günümüzde, Dünyanın büyük şehirlerinde, Motorlu taşıt sayısının büyük bir hızla artması karşısında, Şehir idarecilerini birinci derecede meşgul eden konu, taşıtlar ve yayalar arasında, şehir alanlarını dengeli bir şekilde bölmek eylemidir. Diğer taraftan, dokusu geçen yüzyılda kesinleşmiş ve ulaştırma şebekesi başka ilkelere göre kurulmuş bulunan büyük şehirlerimizde, yayalar ve taşıtların kullanacakları şehir mekânlarını, birbirinden kesin bir şekilde ayırmanın kolay olamayacağı ve esasen mevcut şehir dokularının hiç te bu kesin ayırma eylemi için hazır olmadıkları bilinmektedir. Yaşayan bir şehrin bütünü üzerinde, böylesine tam ayrılmış bir ulaştırma şebekesini kurmak hem güç ve pahalı bir operasyondur, hem de esasen şehrin bütünü üzerinde ele alınması zaruri değildir. Özellikle büyük şehirlerde, şehir merkezlerinde, taşıtlar ve yayaların büyük bir yoğunluk teşkil ettiği bölgelerde bu ayırma artık kaçınılmaz bir zorunluk halini almış bulunmaktadır. Avrupa'nın ve Amerika'nın birçok şehirlerinde bu yolda geniş ölçüde planlama ve uygulamalara başlandığını biliyoruz. Bu kitapta, taşıtlar ve yayalar konusunu bütün özellikleri ile ele almaya çalıştık. Birinci bölümde, yayaların, yaşayan büyük şehirlerin merkezlerindeki kritik durumunu, yol ve sokak kavramlarını inceledik. Bu iki kavramın, bu gün, tamamıyla ayrı iki fonksiyona cevap veren mekânlar gerektirdiğini ve bu iki fonksiyonun karışması sonunda, ulaştırma mekânları içinde zorlamalar doğacağına işaret ettik. Taşıtların ve yayaların beraber kullandıkları mekânlarda çıkan zorlamaları şöyle ifade edebiliriz…

---